ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNSEL-ENTELEKTÜEL ESİN KAYNAKLARI ÜZERİNE EŞSİZ BİR KAYNAK YAPIT
Cemil Turan/Yeniesenkent Sitesi
ATATÜRK’ÜN TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ
Bu 10 Kasım’da, Türklerin uygarlığa/batıya yürüdüğü son bin yılın bence üç en büyük ve önemli Türkünden sonuncusu Atatürk’e saygıyla. Aksayan, tekleyen uygarlık yoluna, kurduğu cumhuriyetle bizi daha üst bir aşamaya çıkararak, yeniden yönelten Mustafa Kemal’e saygıyla…
(Ötekiler: Türkleri, İran-Ortadoğu uygarlık bölgesine indiren Selçuklular
-Çağrı ve Tuğrul Beyler- ile, İstanbul’u alıp İmparatorluğu kurduktan sonra, Türkleri Bizans/Doğu Roma uygarlık bölgesiyle bütünleştiren Fatih S. Mehmet.)
G. M. K. Atatürk de, uygarlığa son bin yılda üçüncü büyük yürüyüşümüz olan Cumhuriyeti Batı uygarlığı doğrultusunda kurarken, hedefi olan cumhuriyeti demokrasiyle tamamlama işini ondan sonrakiler tam olarak başaramadılar. Bunalımlar yaşayan, aksayan, tekleyen, yarım kalan bu ödevi tamamlamak da bugünün kuşaklarının işi.
ATATÜRK İÇİN YAZILMIŞ YAŞAMÖYKÜSÜ KİTAPLARI
Batıda yaşamöyküsü yazarlığı gelişmiş ve önemli tarihsel kişiliklerin her biri için çok sayıda kitap yazılmıştır. Örneğin Napolyon’un yaşamı üzerine yüzlerce kitap yazılmıştır. Türkiye’de ise yaşamöyküsü (biyografi) yazarlığı, gelişmiş bir alan değildir. Bu, özyaşamöyküsü (otobiyografi) yazarlığı için de geçerlidir. Türkiye’de önemli siyasetçiler büyük çoğunlukla anılarını ve özyaşamöykülerini yazmadan göçüp giderler.
Atatürk, Falih Rıfkı Atay’a, “çocuk sen benim hayatımı yazacaksın” demişti. Vasiyet niteliğindeki bu sözünü Falih Rıfkı da tutmuş ve Atatürk üzerine yazılmış bütün yaşamöyküsü kitaplarının temel kaynağı olan “Çankaya” adlı önemli kitabı bırakmıştır. Ne yazık ki, bu kitap on yıllar boyunca bizzat Atatürkçüler tarafından bile pek okunmamış, ancak 15 yılda bir, bin-iki bin gibi düşük sayılarda basılmıştır. Son yıllarda ise siyasal ortamın da etkisiyle kitaba ilgi artmış, daha çok basılmaya başlanmıştır. 10 yıl kadar önce, basındaki 5-6 köşe yazarının, birbirlerinden alıntılayarak, “Kemalistler Falih Rıfkı’nın kitabını bile sansürlediler” diye yazmaları üzerine, kendilerine eposta ile yazarak bunun yanlış olduğunu, baskıların hiçbirinde sansürleme yapılmadığını örnekleyerek belirtmiştim. Onlar düzeltme yapmadılar ama bir Atatürkçü köşe yazarı, en çok satışlı gazetemizdeki köşesinde bunu konu edinerek, dürüstçe, “ben de Çankaya’yı okumamıştım, itiraf ediyorum” diye yazmıştı.
Ülkemizin kurtarıcı-kurucu kahramanı üzerine bile yerli yazarlar ve araştırmacılarca fazla yaşam öyküsü kitapları yazılmamıştır. Yazılanların tamamına yakını da yabancı yazarlardandır. Atatürk’ün en iyi yaşamöyküsünü yazdığı kabul edilen Andrew Mango iyi Türkçe bilen bir İngilizdir (bu kitabı 90’ların sonunda devlet yönetiminin ısmarladığı ve yazımına mali destek verdiğini sanıyorum). 1960’larda yazan Lord Kinross da Atatürk hayranı bir İngilizdir. Kitabı yazarken danışmanı, (Falih Rıfkı’nın üvey kızı ve Atatürk’ü tanımış, Türkiye’nin galiba en çok satan anı kitabı olan “Bir Dinozorun Anıları” adlı kitabında, onunla çocukken dans ettiğini de anlatan,) İngiliz edebiyatı profesörü Mina Urgan’dı. Üçüncü önemli kaynak, Amerika’da akademik yaşamını sürdürmüş, emekliliğinde Türkiye’ye dönmüş olan ünlü sosyal psikolog Prof. Vamık Volkan’ın Amerikalı tarihçi Norman Itzkowitz ile birlikte yazdığı ve Atatürk’ü ruhbilim açısından incelediği, “Ölümsüz Atatürk” adlı değerli ve özgün çalışmasıdır. İlginç olan, V.Volkan’ın, çalışmasını hazırladığı yıllarda, 12 Eylül yönetiminin talimatıyla Washington elçiliğimizce bir sorgulamaya çağrılmasıdır. Oysa Volkan bir Atatürkçüdür. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın sahip çıkmasıyla Volkan bu saldırıyı atlatabilmiştir. Volkan-Itzkowitz kitabı Türkçe olarak ilk baskıyı 1998’de yaptı. En bilinen yerli kaynak ise, Şevket Süreyya Aydemir’in üç ciltlik “Tek Adam” adlı kitabıdır. Aydemir iyi bir biyografi yazarı olarak değerlendirilmez. Adnan Menderes’i ve Enver Paşayı yazdığı kitaplar için de bu geçerlidir. Ancak hiç yoktan iyidir. Atatürk biyografilerini 1940’lar ve 50’lerde yazan Hikmet Bayur ve Enver Behnan Şapolyo’nun kitaplarının ise bugün için bir değeri yoktur. Nitekim, çok yetersiz bu kitapların baskıları yapılmamaktadır. Atatürk’ün yardımcıları, ikinci ve üçüncü adamlar, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak üzerine yazılan biyografilerin sayısı da bir-ikiyi aşmaz.
Atatürk’ün yaşamı ve yapıtı üzerine İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus, Alman vb. yazarlar ciddi biyografiler ve inceleme kitapları yayınladılar. Bunlar Türkçeye de çevrildi. Sayıları toplamda 15-20’yi ancak bulan bu kitapların, görüldüğü gibi tamamına yakınını yabancılar yazdı. Bu durum, Türk yaşamöyüküsü yazarlığı adına övünülecek bir görüntü değildir. Atatürk bile iyi incelenmiyorsa, Türk düşün ve araştırma yaşamı üzerine başka ne denebilir ki?
YENİ VE ÖNEMLİ BİR KİTAP: “ATATÜRK, KURUCU FELSEFENİN EVRİMİ”
Atatürk’ün düşünsel etkilenme kaynaklarını ve onun entelektüel gelişim evrelerini konu edinen kitaplar ise hiç yazılmamıştı. 8-9 yıl önce M.Şükrü Hanioğlu’nun, çalıştığı Princeton Üniversitesi yayını olarak çıkardığı, “Atatürk, An Intelectual Biography” adlı kitabı bu alanda ilkti. İngilizce yazılan kitabı yazarı henüz Türkçeye çevirmedi. İkinci kitap ise bu yaz çıkan, (şu anda ülkemizin en büyük yayınevi durumuna gelmiş olan T.İş Bankası yayınlarından, ikinci büyük de başka bir bankanınki diyebilirim, Yapı Kredi Yayınları) Boğaziçi Üniversitesinden Zafer Toprak’ın yazdığı, “Atatürk, Kurucu Felsefenin Evrimi” adlı kitaptır. İkisi de geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinin önemli araştırmacı-tarihçi profesörleridir.
M. Şükrü Hanioğlu’nun, “Bir Siyasal Düşünür Olarak Abdullah Cevdet ve Dönemi” ile “Bir Siyasal Örgüt Olarak Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türkler” adlı hacimli araştırmaları ve başka çalışmaları vardır. Zafer Toprak, iktisat yazınımızın öncü kitabı olan “Türkiye’de Milli İktisat”ın yazarıdır. “Türkiye’de Populizm”, “Cumhuriyet ve Antropoloji”, “Türkiye’de Yeni Hayat: İnkilap ve Travma”, “Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm 1908-1935”, “Bir Muhalif Kimlik: Tevfik Fikret”, adlı kitapları, yazarın yapıtlarından en önemlileridir. Atatürk’ü çok etkilemiş olan bir düşünür (Abdullah Cevdet) ve bir şairin (Tevfik Fikret), iki yazarın merceğinde olması, onlar üzerine inceleme yazmış olmaları dikkate değer.
Z. Toprak’ın incelemesi, 2. Meşrutiyet ve erken Cumhuriyet döneminin düşün yaşamının bir aynası olmuş. Elimizdeki kitap, Atatürk’ün askeri öğrenci, genç bir subay, kurtarıcı ve kurucu önder olarak yaşadığı 1900-1935 arası, toplumsal-siyasal felsefesinin oluştuğu dönemin titiz ve derli toplu bir kaynağı. Atatürk’ün yerli ve yabancı kaynaklardan, düşünür, bilgin ve akımlardan nasıl etkilendiği, düşüncelerini nasıl olgunlaştırarak uygulamaya geçirdiği aktarılmış.
Atatürk’ü en çok etkileyen dört yerli yazar ve şairi, Tevfik Fikret’in doğum yıldönümü nedeniyle, aralık ayı sonunda, Hasan Ali Yücel salonunda bir sunumla anlatmıştım. Kendi sözleriyle, “milli duygularımı Namık Kemal’den, devrimciliğimi Tevfik Fikret’ten, Türkçülüğümü Ziya Gökalp’ten aldım” demişti. Dr. Abdullah Cevdet’i de Çankaya köşküne davet ederek, “Doktor, sen yazdın biz yaptık” demişti. Bu dörtlüden, Namık Kemal ile Tevfik Fikret’den kitapta söz edilmiyor. Bu ikisi Atatürk’ün duygusal dünyasında çok önemli kişilikler. Abdullah Cevdet ise dolaylı olarak bir-iki yerde geçiyor. Ama bu durum kitabın değerini azaltmıyor. Kitap daha çok fikirlere odaklanmış. Atatürk’ü etkileyen Rousseau, Wells, Pittard, Le Bon, Durkheim gibi yabancı yazar, bilgin ve düşünürler ise kitapta hak ettikleri yeri almışlar.
“Atatürk, Kurucu Felsefenin Evrimi” derli toplu bir çalışma ve alanında Türkçe kaynak olarak şu anda tek. Çünkü, yukarda sözünü ettiğim dört yaşamöyküsü kitabı da Atatürk’ün düşünsel gelişimini konu edinmiyor. Daha çok siyasal mücadelesi üzerine odaklanmış kaynaklardı. Bu yapıtta, onun düşünce dünyasının oluşumuna girebiliyoruz.
Zafer Toprak’ın incelemesi, eşsiz bir kaynak. Yer darlığı nedeniyle kitabın içeriğine giremiyoruz. Her 10 Kasım’da, 29 Ekim’de, her zaman okunacak ve yakınlara, dostlara armağan edilebilecek bir yapıt. “Çankaya”, “Atatürk” (A.Mango) ve “Nutuk”un yanına konup, bu kaynaklar öyle okunmalı. Dördü birbirini tamamlıyor. Tek başına hiçbiri, Atatürk’ü anlamak için yeterli değil.